(Fotoğraf: “Babam İş Gezisinde” filminden.)
EN GÜZEL ÇOCUK…
Saat: 01:13 / Film Sonrası…
çingenelerin beyaz perde faslı diyince aklıma ilk ve tek gelen isim Emir Kusturica’dır. 7/24 sinema yada kitapla geçen günlerimde iki gündür emir kusturica filmleriyle haşır neşirim. Dün “Ak Kedi Kara Kedi” filmini ne kadar kahkahalarla karşılamışsam , Babam İş Gezisinde bir o kadar hüzünlendirdi beni. Çocuk gözüyle anlatılan filmlerde ilk sıraya bu filmi koyuyorum. gözlerim hala yanıyor…
Kız arkadaşının hastalığından kaynaklı vedalaşmak durumunda kaldıkları gecede arabanın önündeki diyalogları , babası ile annesi tartışırken koşarak annesine sarıldığı an , uyur gezerlik maceralarında bakalım nereye gidiyoruz diye beni merakta koyan uyku seremonileri…
Çok sevdim ben Malik’i. Onunla beraber camekandan satın almayı planladığımız topa bakmayı hayal ettim ya da şiir okuyamamasından sonraki omzuna yaslandığı kişi olmayı… Ve kocası için bir çok şeyi göze alan anneyi de. sanırım uzun süre hafızamda yer edecek bu film. gözlerinizi kapatıp müziklerine de verebilirsiniz kendinizi…
Şöyle bir karıştırırken gördüm ki Cannes’te Altın Palmiye ödülüne layık görülmesine de hiç şaşırmadım. Bu arada yapmam gereken açıkçası yoluna koymalıyım dediğim bir şeyi hatırlattı bana…
Ak Kedi Kara Kedi ise eğlenceli, hayatı hafife alan ve bir romanda adı gecen kahramanlarmış gibi duran çingenelerin öyküsü. Aklımda deniz ortasında sahilden ısmarlanan dondurmayı getiren gencin çabası , düğünleri şenliğe dönen insanlar , kaçan gelin , sevinen damat , ölüp dirilen dedeler , boka düşen çirkin adam ve mutlu son… (Kedilerle hiç aram yoktur, sevmem ama bu filmde hiç de sevimsiz gelmedi siyah-beyaz çiftimiz bana.)
Kusturica ne kadar mizaha vursa da işi, çocuk gözüyle bakıp yumuşatmaya çabasına girse de bende derin izler bırakan bir adam. Üniversite yıllarımda izlediğim Çingeneler Zamanı’nın bazı kareleri hala aklımdadır örneğin.
İyi ki varsın sinema ve Kusturica.. Çoğalttı beni.
‘HERDEM’